Hikmet Acun: Ulaş Adalı Sahici Bir İnsan, Sahici Bir Devrimciydi

1747

Ulaş insandı. Ulaş iyi bir insandı. İnsan olmak, iyi olmak bir devrimci için çok önemli. Temiz bir insan olmanın donanımlarına sahip olmak; bu hayatla baş edebilmemizi sağlayacak yegane hasletlerdir bunlar. Ve her insan kolay kolay böyle olmuyor. Bu gerçekliği kabul etmek lazım. İyi kalpli, yüreği temiz, kendisi gibi olan, kendisi gibi yaşayan, devrimcilikle bir maske ilişkisi olmadan kendisini inşa edebilmiş iyi insanlardan biriydi Ulaş. Yani insandı, bunu anlamak lazım. Bizim bir devrimcilik yönümüz bir de insan yönümüz yok. Biz insanız, devrimci olmamız insan olmamızın bir parçası. Bunun üstünde birşey değil. Bunu becerebilmek çok önemli.

Türkiye’den de tanırım Gökhan’ı, daha sonra Kobané’de üç buçuk ay geçirdik, oradan tanırım. Kendisiydi, kendisi gibi bir adamdı. O anlamda bunu teslim etmek gerekiyor. Sakindi, dingindi, hırsları yoktu; bu çok önemli bir mesele. İlk başı çeken ekibin içerisinde belki de tek hırsı olmayan insandı diyebilirim. Kendinden emindi, sınırlarını biliyordu, yaptığı yapacağı işleri biliyordu. Dünyayı anlama seviyesi vasatın üzerindeydi. Dünyayı anlama zihni envanterini geliştirme, kavramları anlama yönü güçlüydü.

Son şehit düşmeden önce telefon etti bana; yanına geleceğim diye. Yanıma geldi sabah beş buçuğa kadar sohbet ettik. Bu yapıyla ilgili, HBDH ile ilgili fikirlerini anlattı. İyi ki de sabaha kadar oturmuşuz. O da bir şey, hayatın bir güzelliği işte.

Diğer bir meseleye gelince bazı insanların haklarını teslim etmek lazım. Hem ahlaki olarak önemlidir hem politik olarak önemlidir. Gökhan’ın hakkını teslim etmek lazım. Rojava’da BÖG’cüler diye birileri olduysa bu Gökhan’ın, Aziz’in, Bedreddin’in, Mahir Arpaçay’ın, Cevahir’in, Türkiye’de olan iki arkadaşın… eseridir. Yani ben şundan şüpheliyim. İnsanların aleyhinde konuşmak istemem ama bağzıları aranmasalar buralara gelir miydi kuşkuluyum. Bu insanlarsa aranmaz taranmazlarken Kobané’ye geldiler. Burada inşa edildi BÖG, Serakaniye’de inşa edilmedi. Öyle bir hikaye yok. Bu konuda Ulaş’ın rolü çok büyük, onu teslim etmemiz lazım. Hatta yeni karargaha geçilirse, siz bilirsiniz ama yerin adını Gökhan’a atfetmekte fayda var. Emeği çok büyük çünkü.

Kobané savaşında da çok rastlantıyla ölmemiş birisi. Tank patlatmışlar kaldıkları yere yakın bi yerde. O da fırlamış duvara çarpmış, belki duvara çarpmasa ölecekmiş. Bunlar önemli. Sorun şuydu tabii. Bütün Rojava’ya gelen herkesin yaşadığı kötü kaderi yaşadı Gökhan bir anlamıyla. Rojava, Türkiye’ye bir kısa devre yaratamadı, Türkiye’ye yansıtılamadı, çok dar bir çevreye yansıdı, çok dar bir çevrede kaldı, Türkiye’ye bir kapı açamadı. Buraya gelme meselesi aslında bunu yaratmaktı. Türkiye’ye kapı açabilme meselesiydi. Gökhan’ın kafasındaki buraya geliş hikayesi de böyle bir hikayeydi. Nejat’ın da, hepsinin aslında, böyle bir şey. Rojava’da yaratılanlar bize bağlı olan ve bağlı olmayan nedenlerden dolayı heba oldu.

Ama şöyle bir yönü var, Gökhan’la birlikte 15 kişi daha şehit düştü sizde. 15 insan düştü bu topraklara, bu çok kıymetli bir şey, değerli bir şey. Bu, onlara hikayeden methiyeler düzme meselesi değil ama onların kıymetini bilmekte fayda var. Burada şu an yer alan birçok insanın düşmemesi de sadece tesadüf meselesidir aslında. Rojava’da ödenen bedele değdi mi, buradan nereye yol yaptık bunları bir düşünmemiz lazım. Ciddi düşünmemiz gerekiyor. Rojava’yı anlamanın, konuşmanın, ne olup bittiğinin hikayesini konuşmanın bence zamanı geldi.

Gökhan’a dönersek, çok başka türlü konuşmak istemiyorum, konuşamıyorum çünkü. Başka şeylere bağlamak gerekiyor, o da derinleştirecek meseleyi. Şöyle bir şey söyleyebilirim ben; kim hangi sonuca varırsa varsın, sıkıntı yok burada; Gökhan temiz bir insandı. Temizdi yani. O çok kolay bozulamz. Çünkü temiz insanlar bozulmuyor kolay kolay. Gökhan’ın Türkiye’de zaman zaman içe kapanmasının nedeni de, o dönem, dönen bir sürü tezgaha, lümpenliğe, siyasi madrabazlığa ayak uyduramamasıdır. Gerçekten böyle olaylardan dolayı içine kapanma, başka türlü başından savma gibi bir yol izledi.

Bugün yaşasaydı ne olurdu, buradan mı oradan mı olurdu bilmiyorum. Ama yaşanan olaylarda insan gibi duracağından, temiz duracağından eminim. Kurtuluş geleneğinden geldi, ama bugün oraya savrulacak bir adam değildi yani. Neresi doğruysa orada dururdu.

Ben çok özlüyorum Gökhan’ı. Gerçekten insan olarak çok özlüyorum. Bende ölümü çok ağırdır. Niye bilmiyorum, Bayram Ali’nin ve Gökhan’ın bende bıraktığı iz çok ağırdır. Etkisi çok ağır oldu bende. Bu kadar, söyleyeceklerim…

21 Temmuz 2018 –

[1] Hikmet Acun’un Ulaş Adalı’nın anmasında yapmış olduğu konuşmadır.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Adınızı buraya yazınız